DÜNYA HİPERBARİK TIP KONGRESİNDE OTİZMLİLER İÇİN UMUT VEREN ÇALIŞMA

19. Uluslararası Hiperbarik Tıp Kongresi 11-14 mayıs 2017 tarihleri arasında Sırbistanın başkenti Belgradta gerçekleştirilmiştir.
Kongrede yeni alanlarda çok sayıda çalışmalar sunulmuştur. Ancak sözlü sunulan bir çalışma otizmli çocuğu olan aileleri, otizm alanında çalışan tüm profesyonelleri yakından ilgilendirmektedir.
Moskova Vladimirsky Bölgesel Araştırma Enstitüsü ve Burdenko Askeri Hastanesi Çocuk Nörolojisi ve Çocuk Psikiyatrisi departmanlarında E. Osinovskaya, L. Polyakova ve N. Mirkina tarafından yapılan bir araştırmada Hiperbarik Oksijen tedavisinin otizm semptomları gösteren çocuklarda kullanılması ‘gerektiği ‘ bildirilmiştir.
Araştırmaya 2-14 yaşları arasında 106 çocuk dahil edilmiştir. Tüm çocuklar Nörolog ve Psikiyatrist tarafından değerlendirilmiştir. Değerlendirmelerde EEG, EKG, Doppler Ultrasonografi, Odyometri ve Puls oksimetri kullanılmıştır.
HBOT seansları için tek kişilik kabinlerde 1.7 ATA basınç altında iken 60 dakika süre ile oksijen verilmiştir. 10 veya 20 seanstan oluşan seriler yılda 2-3 defa tekrarlanmıştır.
Olguların %69.8inde hemen tüm semptomlarda, %16sında ise bazı semptomlarda daha iyiye gidiş saptanmıştır. %14.2 olguda ise farklılık gözlenmemiştir. Daha kötüye giden bir olgu ise olmamıştır. Tedaviden yarar görmeyenlerde ise uygulama sayısının yetersiz kaldığı, daha çok uygulama yapıldığı takdirde bu olgularda da olumlu sonuçlar alınabileceği olasılığından bahsedilmiştir.
Aslında aynı amaca yönelik bir çalışma önce 2007 Sharm el-Sheikh (EUBS) Avrupa Sualtı ve Hiperbarik Tıp Kongresinde, daha geliştirilmiş haliyle de 2009 Las Vegas (UHMS) Sualtı ve Hiperbarik Tıp Kongresinde Dr Kınacı ve arkadaşlarınca sunulmuştur. 2012 (EUBS) Avrupa Sualtı ve Hiperbarik Tıp Kongresinde ise tek bir olgu baştan sona ele alınarak ‘vaka takdimi şeklinde eğitsel amaçlı bir sunum daha gerçekleştirilmiştir.
Dr Kınacı ve arkadaşlarının yaptığı araştırmaya 3-12 yaşları arasında 108 çocuk dahil edilmiştir. Tüm çocuklara hem aileleri hemde Psikolog tarafından biri diğerinden bağımsız ATEC skorlaması yapılmıştır. Ayrıca HBOT öncesinde Tc99m HMPAO Beyin Perfüzyon SPECT ve Beyin Magnetik Resonans görüntüleme gibi ileri tıp teknolojisi gerektiren görüntüleme yöntemleri ile de beyinler hem biçimsel hem de fonksiyonel açıdan değerlendirilmiştir.
HBOT seansları için ise Moskova merkezli çalışmadan farklı olarak 12-14 kişilik kabinlerde ve ebeveynlerinden biri eşliğinde, 1.5 ATA basınç altında iken 50 dakika süre ile oksijen verilmiştir. Tek seferde 50 seanstan oluşan seriler sonrası bildiri hazırlanmıştır.
Moskovalı ekibin çalışmasından farklı olarak her semptom ayrı değerlendirmeye tabi tutulmuş ve %67 ile %87 arasında değişen oranlarda ilerleme kaydedilebildiği rapor edilmiştir.
Dr Kınacı ve arkadaşlarının yaptığı çalışmalarda semptomların düzelmesi yönündeki değerlendirmeler hem aile ve profesyonellerin yaptığı klinik değerlendirmeler ile skorlanmış (ATEC), hem de seanslar sonrasında yapılan Tc99m HMPAO Beyin Perfüzyon SPECT ile de bu bulguların doğruluğu teyid edilmiştir.
Dr Kınacı ve arkadaşlarının elde ettiği daha yüksek oranlardaki başarının bir nedeni Moskovalı araştırmacılar tarafından da bir olasılık olarak belirtildiği gibi daha çok sayıda HBOT seanslarının gerçekleştirilmiş olmasıdır. Ancak bunun yanı sıra tek kişilik serbest ortamda oksijen solumak yerine çok kişilik ortamda başlık veya maske kullanılarak oksijen alınmasının tercih edilmesi de bir diğer önemli etkendir. Çünki serbest ortamda en fazla %25 oksijen bulunabilir, daha yüksek oranlar oksijenin yanıcı özelliği nedeniyle uygulanamaz. Oysa çoklu kabinlerde oksijen ortama verilmeyip hastanın doğrudan maske veya başlık gibi özel aparatlarla soluması sağlandığından, hastaya ulaşan oksijen %100 olabilmektedir.
İki çalışmadaki öne çıkan ortak görüş ise hiperbarik oksijen tedavisinin otizm semptomları gösteren olgularda kullanılması gerekliliğidir.
Otizmde HBOT kullanılması gerekliliği konusundaki tartışmalara bir açıklık getirmek bakımından kısa bir açıklamanın daha yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bunun için de Diana Vargas ve arkadaşlarının yaptığı https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/15546155 adresinde bulabileceğiniz bir çalışmayı çok önemsiyorum. Çünki; bu çalışmayı yapan kurum: Johns Hopkins Tıp Fakültesi (son 20 yılın tartışmasız en başarılı kurumu), bu çalışmayı yapan departman: Nöroloji, Yayınlandığı Dergi: Annual of Neurology 2005 jan;57(1):67-81, Kullanılan Metod: otopsi (altın standart diyebiliriz çünki şimdilik doku incelemek için daha ileri bir yöntem yok), Buldukları sonuç: Otizmli çocukların beyinlerinde “nöroenflamasyon” ve “nöroglial aktivasyon” saptanmıştır.
HBO tedavisinin enflamasyonun tedavisinde yan etki olasılığı en az ve etki olasılığı en yüksek yöntem olduğu 50 yıldan uzun bir süredir bilinen bir tıbbi gerçektir (Carl Nathan, Oxygen and the inflammatory cell. Nature 2003 vol 422,675-676). Zaten bu yüzden ilaçlarla tedavi olamayan en ağır enflamasyonların (diyabetik ayak yaraları, kronik kemik enfeksiyonları vb) HBO ile tedavi edilmesi TC Sağlık Bakanlığınca önerilmektedir ve tedavi ücreti de devletçe karşılanmaktadır.
Şimdi biraz analiz yeteneğimizi ortaya koyalım. HBOT enflamasyonun tedavisinde en yüksek başarı sağlayan yöntem ise ve otizmli çocuklarda beyinde (barsakları da unutmayalım) enflamasyon varlığı altın standart bir yöntem ile dünyada son 20 yılın en başarılı üniversitesi tarafından kanıtlanmış ise, “otizmli çocuklarda enflamasyonun tedavisi için HBOT uygulanmalıdır” demek için sanırım çok da zorlanmış olmayız.
Tabi ki sadece enflamasyonu tedavi etmiş olmak yeterli değildir. Enflamasyonu oluşturan nedenleri de unutmamalıyız. Geçirilmiş enfeksiyonlardan veya bazı aşılardan miras kalmış virüsler, yaşam süreci içerisinde alınan çeşitli bakteriler (Borrelia, Clostridia, vb), mantarlar, genetik nedenlerle üretemediğimiz enzimler, temizleyemediğimiz ağır metaller, yetersiz aldığımız vitaminler ve mineraller, onların yarattığı metabolik sorunlar ve daha belki de henüz bilmediğimiz pek çok etken ile de mücadele etmek zorundayız.
Burada temel amaç, çocuğumuzu Davranışsal ve Eğitsel yöntemlerden yararlanabilir hale olabildiğince erken dönemde ve olabildiğince hızlı getirmektir. HBOT bu mücadeledeki yardımcılarımızdan sadece biridir ama göz ardı edilmemesi gereken, önemli bir yardımcı olduğu da unutulmamalıdır.
Dr. Necip Cem Kınacı
Autism Medical Institute